Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği Olağan Genel Kurulunu Gerçekleştirdi.
Kayseri ili Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliğinin genel kurulu 19 eylül 2020 cumartesi günü kadirhas kongre merkezinde yapıldı.
Genel Kurul Toplantısına
Kayseri İli Tarım ve Orman Müdürü Mustafa Şahin, Türkiye Damızlık Sığır Yetiştiricileri Merkez Birliği Başkanı Kamil Özcan, Isparta DSYB Başkanı H. Hüseyin Özdemir, Muğla DSYB Başkanı Mehmet Aldemir, Osmaniye DSYB Başkanı Serhat Vayısoğlu, Yozgat DSYB Başkanı Hacı Selvi, Türkiye Damızlık Sığır Yetiştiriciler Birliği Merkez Genel Sekreteri İbrahim Karakoyunlu ve Genel Kurul Üyelerinin katılımıyla gerçekleştirildi
Birlik başkanı Günay Çakı Genel Kurul sonrası yaptığı konuşmasında
Yönetim Kurulu adına katilimcilara ve uyelere teşekkür etti.
Caki; Kıymetli üyelerimiz gösterdiğiniz teveccüh ten dolayı tesekkur ederim dedi ve dört yıl daha bir aradayız yolumuz uzun heyecanımız yüksek sorumluluğumuzun bilincindeyiz hepinize teşekkürü borç bilirim. Genel Kurulumuz Hayırlı uğurlu olsun dedi.
Çakı konuşmasını şöyle sürdürdü;Değerli arkadaşlar; Tarım ve Orman Bakanlığı, Avrupa Birliği, IPARD, Kırsal Kalkınma Destekleri, Orta Anadolu Kalkınma Ajansı ve diğer kamu ve tüzel kuruluşlardan hibe alabilmek üzere proje hazırlama çalışmalarımız devam etmektedir.
Ancak bilindiği üzere yurdumuzda ve dünyadaki Covit-19 salgını her kesimi uzaktan ve yakından etkilemektedir. Bizler de hem üreticiler hem de Birlik olarak bu salgından olumsuz yönde etkilenmekteyiz.
Allah’tan ki bu salgın hayvanlarımıza uğramıyor. Eğer onlara da uğramış olsaydı bizler daha da kötü durumlarda olabilirdik.
Bilindiği üzere, Hayvancılıkla ilgili kamu tarafından dağıtılacak tüm teşvik ve desteklemelerin birlik aracılığı ile hazırlanması, dağıtılması ve gelen teşviklerden üyelerimizin birliğe olan borçlarının (cari hesaplarının) kesilerek ödenmesi konusunda çalışmalarımızı en hassas bir şekilde sürdürmekteyiz.
Siz değerli Üyelerimizin ihtiyaçları olan araç, gereç ve demirbaşlar ile üretim maddelerinin temini konusunda da imkanlarımız ölçüsünde gayret ediyoruz.
Bizler sizler adına süt satıyoruz ancak sütün fiyatını bizler belirleyemiyoruz. Sütü alan firmalar belirliyor. Yem alıyoruz yem fiyatlarını da satanlar belirliyoruz. Maalesef Bizler bu konuda da fiyat belirleyici konumda bulunamıyoruz.
Süt fiyatları ile ilgili devletimiz zaman zaman müdahalelerde bulunuyor süt tozu alımları yapıyor yeri geliyor yeme destek veriyor.
KDV olayına gireceksek olursak KDV olayının çiftçinin üreticinin işini geliştirmesine hiçbir faydası olmadı. Biz KDV desteğinin gelmesinden yanayız. Ve üreticimiz yararına olan her çalışmayı en ince detaylarına kadar araştırıp sizlerle paylaşma gayreti içerisindeyiz.
Değerli arkadaşlar, İsterseniz Bir de kendimizi sorgulayalım mı? Bizler Birlik üyeleri olarak Birliğimizin faaliyetlerini desteklemek adına verdiğimiz cüz’i miktardaki birlik aidatını değişik platformlarda gündeme taşıyarak birliğimize zarar veriyor ve gücümüzü zayıflatıyoruz.
Bizim birlik olarak kimler ve hangi firmalarla mücadele ettiğimizi sizler de yakından takip etmektesiniz. Bizler, Yem ham maddesini yurt dışından getiren yem fabrikaları, ulusal ve uluslararası piyasalardaki hakim süt fabrikaları ile aynı platformda yarışan bir birliğiz.
Bizler, Birliğimize vermiş olduğumuz ücreti gündem oluşturup dile getirerek gücümüzü zayıflatıyoruz. Böylece Birliğimizi ve birlikteliğimizi zedelemekteyiz. Bu anlayış içerisinde olmaya devam edersek fazla bir yol almamız ve Sektördeki devlerle mücadele etmemiz mümkün değil.
Ama kasıtlı olarak bu işleri gündeme getirerek birlikteliğimize zarar vermek isteyenler olduğunu da biliyoruz. Onlara fırsat vermemeli. Meydanı fırsatçılara. Çiftçi ve üreticinin dostu olmayanlara bırakmamalıyız.
Biz üreticiler, birlikteliği konuşmalı vermiş olduğumuz hizmetleri göz önünde bulundurup, vermediğimiz hizmetleri yapmak için hep birlikte gayret etmeliyiz.
Bizler başarmak ve işimizi geliştirmek için hep birlikte, işini düzgün yapan kim varsa onun etrafında toplanmalıyız. Aynı zamanda itibar oluşturup rant elde etme gayretinde olanlardan birliğe zarar veremeye çalışanlardan da kaçınmalıyız.
Hz peygamber efendimiz (s.a.v) “Birlikte Keramet Ayrılıkta Azap vardır.” demiş eğer bu düsturun dışında birisi hareket ediyorsa o kişinin dış güçlere mi çalıştığını, çiftçiyi sömüren çiftçinin üzerinden geçinen sermayelere mi çalıştığını, kime hizmet ettiğini araştırmalıyız.
Bizlerin işimizde başarılı olmamız için süt sanayisinde mutlaka olmamız lazım. Bunun için de bilgi birikimi yanında yatırım yapmamız, sermayemizin olması lazım.
Örnek verecek olursak Fransa birlikleri çiftçisinden aldığı sütü sanayi sektörüne vermeden kaşar peynirini üretiyor depoya koyuyor kendi gücünü ortaya koyuyor.
Bu sistemde siz ortaya bir politika koyamıyorsanız sütü alan canının istediği fiyata alır, satan kendi belirlediği fiyata satar.
Hatta Temizlik ve hijyen kurallarına uyulmadan üretim yapan süt içerisine kimyasallar katılarak düşük fiyattan alıp mamul yapıp satanlar var.
Bizler, üreticilerimizin karını düşündüğümüz kadar tüketicilerimizin halkımızın ve gelecek nesillerimizin sağlığını da düşünüp sağlıklı ürün yapıp satmalıyız.
Üretici kendi kurumuna, fabrikasına sütü satarken pahalıya satmak istiyor. Tüketici de elde edilen mamul ürünü alırken çiftçi örgütünden alıyorum uygun fiyata alayım diyor.
Eğer ürününüze hile katmıyorsanız düşük fiyata satmak mümkün olmuyor. Bu gün piyasada satılan sahte kaşar peynirleri 17 TL. oysa ki katkı maddesi olmayan hilesiz kaşarların normal fiyatı 40 TL üzerindedir. Tabi ki Tarım Bakanlığımız bu konuda gerekli mücadeleleri verip sahtecileri teşhir etmeye başladı. Ama verilen cezalar bile yetmiyor. Ticari ahlak yönden insanımız maalesef sıkıntıdadır. Bu hileli ürünler en çok bizi çok zedeliyor.
Değerli Arkadaşlar; süt ve et sektöründe özellikle 2 markanın 22 bin üzerinde mağazası olmuş. süt sanayisini kıskaca almış durumda. istediği fiyattan ürün yaptırıp istediği fiyata da satıyor ama sonrasında da bunun bedelini üreticiye ödettiriyor.
Birliğe hayvan başına ödemiş olduğu 50-60 liranın peşine düşmüş üretici bunların farkına varmıyor küçük şeylerle uğraşıyor bu yüzden de zayıf kalıyor ve süt sanayicisi de sırtına biniyor.
Biz üreticiler, Seçimlerimizi yapıyoruz seçim sonrası durmadan birlik ve ziraat odaları başkanlarımızı her konuda sürekli acımasızca eleştiriyoruz. Bir birlik ya da odada seçmeninin %50 sinden fazlasının oyu ile seçilen başkanlara, rakip olanlar seçimlerde çoğunluğu sağlayamayanlar durmadan karalama yapmaya başlıyorlar.
Bu insanlar acımasızca karalanıyor Oysa sadece başkanlar ve yönetim karalanmıyor sizlerin değerli oyları da dolayısıyla sizler de karalanıyorsunuz. Sizlerin oyları değersizleştiriliyor. O art niyetli kişiler ve onların dümen suyuna girenler kendi yandaşlarına çiftçiler oyunu sanki bilinçsizce kullanılmış gibi lanse ediyorlar. Ve bu karalama kampanyası ile birilerinin ekmeğine kaymak sürüyorlar.
Bu birliklerin sahibi sizlersiniz. Bizler Allah rızası için, üreticilerimiz için, Ülkemiz ve şehrimiz için hayırlı insanları karşımıza çıkmasını temenni ederek işimize başlıyoruz. Sizler de öyle kadroları seçmeli ve sonuna kadar arkasında durmalısınız.
Dolayısıyla biz birlik olmazsak, silkelenip de kendimize gelmezsek bizim üzerimizden daha çok para kazanan olur. Onlara da çok görmemeliyiz. Adamlar sadece işine odaklanmış gücünü üreticisinde almış ilerliyor. Ama biz aidatlara takılıp kaldık. Hiç ticaret odasında, sanayi odasında hele ki özellikle bu odaların ilçelerde hiçbir faaliyetleri yokken aidat fazla diyen üye duydunuz mu. Tabi ki hayır. Gündeme bile gelmez. Onlar kazançlarına kazanç katarlar. Biz de yerimizde saymaya devam ederiz.
Değerli arkadaşlar hepimiz de biliyoruz ki, Yem pahalı yemin en çok pahalı olmasının sebeplerinden biri ithal ürünler yanı sıra yem sanayicisinin kar’a doymazlığıdır. Yani sektörde süt sığırcılığı ve besicilik yapan üretici para kazanmazken destek sektörleri kat kat kazanıyorlar.
Çiftçi örgütlerinin, yem katkı maddelerinden soya, mısır, vitaminler gibi ürünleri ithal etmek gibi bir gücü yok.
Bizler ufak bir meblağ olan aidatları sorun edersek örgütlerin buna ne gücü ne de imkanı olur.
Devlet yapsın diyoruz ama devlet yapsa ne değişecek dolar yüksek olması yine olumsuz etkileyecek.
Buna bir çözüm olarak bizlerin ürün planlaması yapmamız gerekiyor. Havza bazlı bu ürün planlamasında bilim insanlarımıza ve onların görüşlerine çok ihtiyacımız bulunmaktadır.
Örneğin Akdeniz havzasında soya fasulyesi yetişiyor. Ve buralarda yoğunlukla pamuk ekiliyor. Pamuğu azaltıp soyayı çoğaltsak pamuk yerine koyun yünü devreye sokarsak hem koyuncularımızı kalkındırmış oluruz. Yemi ucuza mal etmiş oluruz hem de kendi üreticimize kazandırmış oluruz. Güçlenirsek, kazanırsak ithale bu kadar para ödememiş oluruz.
Elbette ülkemizde kanunlar çerçevesinde herkes işini yapmaktadır. Bakanlığımız da görevini yapıyor. Üreticimiz de tüccarımız da çiftçimiz de görevini yapıyor. Ben ülkemin insanını ve kendimi namerde muhtaç etmek istemiyorum bu iş de inanan güvenen güçlü insanlar ve güçlü birliklerle olur diyorum ve Hepinize saygılarımı sunuyorum.
Genel Kurulumuzun hayırlara vesile olmasını diliyorum.